Merhabalar,

En büyük ihracat pazarımız olan Avrupa Birliği üyesi 27 ülkede otomotiv üreticileri bir endişe yaşıyor. Çünkü emisyon sınırlarını yeniden belirleyen Euro 7 standartları 2025 yılından itibaren uygulanacak.

Peki, bu yeni standartlara neden endişe duyuluyor? Özetle bakalım:

Bir kere Euro 7 standartları tüm yeni üretilecek içten yanmalı motora sahip otomobiller ve hafif ticari taşıtlarda Euro 6 ya göre %35 daha düşük zehirli gaz emisyonu öngörüyor. Bu oran ağır taşıtlar için Euro 6 ya göre %56 daha düşük olacak. Egzoz borusundan çıkan partiküller ise otomobiller ve hafif ticari taşıtlarda %13, ağır taşıtlarda ise %39 daha düşük olacak.

Avrupa Komisyonu tarafından Avrupa Birliği üyesi ülkelere iletilen bu yeni sınırlamaların yanı sıra, test koşulları da ağırlaştırılıyor. Öyle ki kirlilik düzeyi kısa süreli seyir sırasında ve dış ortam sıcaklığı 45 derece santigrat ve altı sıcaklıklarda ölçülecek.

Ayrıca, yeni lastik ve fren emisyonlarına da içten yanmalı veya bataryadan elektrikli tüm taşıtlarda sınır getiriliyor. Fren yapıldığında lastiklerden ortaya çıkan emisyon %27 daha düşük olmalı.

Avrupa Parlamentosu tasarıyı onayladığı takdirde Euro 7 standartları Temmuz 2025 ten itibaren yeni üretilecek tüm otomobil ve hafif ticari taşıtlara uygulanmaya başlayacak. Uygulama yeni üretilecek ağır taşıtlar için 2 yıl sonra, yani 2027 yılında başlayacak.

Gerçi bir çok üretici marka, ürettiği taşıtları 2025 ile 2040 yılları arasında tamamen elektrik enerjisi kullanan modellere döndürmeye yönelik yatırımlar yapıyor. Yine de Euro 7 endişelerinin bu yatırımları daha da hızlandıracağı bekleniyor. Doğal olarak içten yanmalı motor üretimlerinin geleceği yeniden sorgulanacak.

Mevcut içten yanmalı motor teknolojileri ise maliyet artırıcı etkenlere karşı ya motor boyutlarını düşürecek, ya da Avrupa pazarına yönelik hibrit teknolojilerine daha çok ağırlık verecek. Zira yapılan çalışmalara göre, Euro 7 standartları otomobillerde ve hafif ticari taşıtlarda yaklaşık 2.000 Euro, ağır taşıtlarda ise 12.000 Euro daha fazla maliyet getiriyor. Bu rakamlar, Avrupa Komisyonu hesaplarına göre 4 ila 10 kat daha fazla.

Bu gelişme, otomotiv üreticilerinin bataryadan elektrikli modellere dönmesini daha fazla zorlayacak kuşkusuz. Aynı zamanda, ülkemizde üretim yapan global otomotiv markaları da içten yanmalı motor teknolojilerini yeni standartlara uygun hale getirmek zorunda. Ya artan maliyetler karşısında rekabet avantajlarını sürdürmenin yollarını arayacaklar, ya da ülkemizdeki üretim tesislerinde bataryadan elektrikli modellere dönecekler.

Henüz bu dönüşümün ülkemizde sinyallerini tatminkar düzeyde almış değiliz. Ülkemizde üretimine başlanan TOGG otomobilimizin yanı sıra, Ford Otosan’ın E-Transit ticari modeli yerli üretime başladı. Ayrıca, Tofaş fabrikasında Stellantis grubuna ait bir yeni bataryadan elektrikli taşıtın üretimine hazırlık yaptığını biliyoruz. Bu yatırımlar elbette yılda 30 milyar ABD dolarını aşan ihracat yapan otomotiv endüstrimiz için yeterli değil. Euro 7 gerçeği vesilesiyle ülkemizde üretim yapan Renault, Hyundai, Toyota gibi global markaların bu yıldan itibaren bataryadan elektrikli modellerine dönüş için yatırım haberlerini gecikmeden alırız umarım.