Sevgili dostlarım,

Geçenlerde PWC tarafından ” Otomotiv Sektörünü Dönüştüren 5 Eğilim ” başlıklı bir rapor yayınlandı. Bu raporun kısa özetini ODD Dergisi Eylül 2018  sayısında bulabilirsiniz.

Rapordaki 5 eğilimden bir tanesi şöyle : 2030 yılı itibariyle yeni satılacak motorlu araçların %55 i Elektrik enerjisi ile çalışacak!

Bu tespit, beni  2009 yılından itibaren dünyada esmeye başlayan pili şarj edilen elektrikli otomobiller rüzgarını hemen başında yakalayıp ülkemizde dünya ile eş zamanlı üretimini başlatabilme heyecanı ile tutuştuğum günlere götürdü.

2009 yılı Eylül ayında yapılan Frankfurt Otomobil Fuarı’na o dönem görevde olan 2 Bakanımızı davet ettik. Eksik olmasınlar, kabul ettiler. Kendileri ile birlikte yaptığımız heyecan dolu Almanya seyahati, tam dakikasında  Renault Nissan Başkanı Carlos Ghosn ile fuar alanında buluşmamız, Bakanlarımızın Ghosn’dan FLUENCE ZE  üretimini ülkemize vermesini ısrarla istemeleri ve mutlu sona ulaşıp üretimi Türkiye’ye almamız! Hayatımın en anlamlı anıları arasında yerini alan o günleri asla unutamam.

2011 yılında Oyak Renault Bursa Fabrikası içinde  elektrikli Fluence ZE üretimi başladı. Sevgili meslektaşım ve dönemin Oyak Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu’ nun arkadaşlarıyla fabrikadaki geceli gündüzlü çalışmaları ise ayrı bir değerdi ülkemiz için. Kolay değil, otomobil üretimindeki yepyeni bir eğilimi; elektrikli otomobil üretimini dünya ile eş zamanlı başlatıyorduk. Düşünün; yeni gelişecek bir çok teknolojiyi ülke olarak baştan yakalayabilecek, bir çok yeniliğin lisansını ülkemize mal edebilecektik belki de..   Dünyada sadece ülkemize yapılmaya başlanan pilli ve elektrikli Fluence ZE üretimi   A dan Z ye hepimizi çok heyecanlandırmıştı. Dile kolay, 1908 de başlanan otomotiv ürünlerinin seri üretim  serüvenine  ülke olarak 1960 lı yılların ortalarına  kadar katılamamıştık. Anadol ile başlayan yerli seri üretim 1971 de Renault 12 ve Murat 124 üretimleri ile çeşitlenmeye başlamıştı gerçi..Ama çok geç kalmıştık. Fosil yakıt tüketen otomotiv ürünlerindeki teknolojik gelişmelere 60 yıl boyunca uzaktan bakmıştık. Şimdi büyük bir fırsat artık elimize geçmişti.Tamamen elektrik enerjisi kullanacak bir yeni otomobil üretimi ile yakaladığımız bu fırsatı İyi değerlendirmeliydik.

Bir üretimi sürdürülebilir kılmak, üretilen ürünün satılabilir olmasına bağlıdır. Yani satamazsanız üretimin anlamı olmaz ve gün gelir üretim durur. Fluence ZE üretimini ülkemizde yapacağımız duyulmaya başladıktan itibaren dönemin bakanlıkları, valilikleri, belediyeleri, meslek örgütleri ve bir çok şirket yöneticisi siparişe hazır olduklarını beyan ediyordu. Tamam otomobil markası bize ait değildi. Renault logosu taşıyacaktı. Ama  bizim topraklarımızdaki fabrikadan bizim işçi ve mühendislerimizle üretilecek ve dünyanın huzuruna çıkacak, birçok ülkeye ihraç ta edilecekti.

FLUENCE ZE SATIŞ ÇABALARI

Bütün bunlar güzel, ama yerli ürettiğiniz otomobili yerli pazarda yeterince satmazsanız ülkenize üretmenin anlamı kalmaz. Marka yönetimi en uygun satış imkanı bulduğu başka bir ülkeye üretimi kaydırıverir. Yoğun rekabet yaşanan otomotiv sektörü bunun için hiç zaman kaybetmez..

Seri üretimin  başlangıç aşamasında sipariş vereceğini not ettiğimiz taraflara satış için temasları yoğunlaştırdık. Çünkü satmamız gerekiyordu. Dönemin İstanbul, Ankara, Gaziantep, Kocaeli, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanları ile işbirliği protokolleri imzaladık. Bir çok üniversitede konferanslar düzenledik. Birçok ilde tanıtımlar yaptık.Dönemin Başbakanı olan şimdiki Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan ilk ürünlerden bir tanesini Başbakanlık için teslim aldı. Dönemin Sanayi Bakanı Sn. Nihat Ergün , bakanlığının üst düzey bürokratları için 5 tane elektrikli Fluence ZE teslim aldı ve araçlar diğer bakanlıklara örnek oldu.Ama ilginçtir; başka hiç bir Bakanlık bu araçtan almadı!  Ankara Büyükşehir Belediyesi 22 adet temin etti, Kadıköy Belediyesi’ ne 15 adet teslim ettik. Konya Valiliğimiz 10 tane temin ederek temiz bir çevreye sahip çıkan örnek vilayet oldu. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ ne 3 adet, Manisa Belediyesi’ne 5 adet, Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne 1 adet teslim ettik. Sonuç olarak,benim de kişisel olarak çok çaba sarf ettiğim bir yıllık süre sonunda 270 adet kadar Fluence ZE satışı yapabildik, o kadar. Bu arada, Fluence ZE ‘yi  hızla filolarına katan THY, İş Bankası ve Siemens ile bireysel öncülük yaparak Fluence ZE ‘yi tercih eden çevre duyarlısı çok değerli vatandaşlarımızı da takdirle anmam gerekiyor.

Bugün Fluence ZE artık ülkemizde üretilmiyor. Uzak doğu ülkelerinde hızla gelişen elektrikli otomobiller pazarında kendisine yer bulmaya gitti. Bu çok stratejik yatırımın ülkemizde arkasını getirebilseydik bugün global otomotiv sektörü içinde ülke olarak  çok daha avantajlı olmaz mıydık?

KISSADAN HİSSE

Çok net bir gerçeği bir daha yaşamış olduk. Satamadığımız ürünün üretimi sürdürülebilir olamaz.

Bizim vatandaşımız alacağı otomobili yatırım olarak görmeye devam ediyor. O zaman, otomobilinin ikinci elde kısa sürede nakde dönebilmesini ve ikinci el değerinin olabildiğince yüksek olmasını ister. Elektrikli Fluence ZE için bu kriterlerin çalışıp çalışmadığını sizlere bırakıyorum.

Fluence ZE otomobilin 160 km gittikten sonra şarj edilmeye gerek duyması vatandaşımızın diğer bir soru işareti oldu. Çünkü gelir düzeyi olarak otomobil alabilen çoğu ailede tek otomobilin olduğu bir toplum halindeyiz. Uzak yola gidilmesi gerektiğinde bu ailelerin şarj ihtiyacını henüz ülkemiz yollarında çözemiyoruz. Sadece şehir içi kullanımı ise tek otomobil sahibi olan aileler için tatmin edici olamıyor.

Öyle ki günümüzde tek şarjda 300 km üzerinde mesafelere ulaşılabilir olsa da satışlar henüz çok az. Pili şarj edilen elektrikli otomobiller bu yıl ilk 9 ayda sadece 120 adet satabildi.

SONUÇ

Sevgili dostlarım,

Bugün artık ülkemizde pili şarj edilen elektrikli otomobilin seri üretimini yapmıyoruz. Öte yandan, yerli ve milli bir otomobil üretimi için bu yıl bazı önemli gelişmelere şahit olduk. Üretimin elektrik motorlu ve pilli  bir yeni model olması hakkında yorumlar yapılıyor, haberler çıkıyor. Ama ne hikmetse, satış için ne gibi planlama ve organizasyon yapıldığına ait bilgi alamıyoruz. Ne kadar fiyatta rekabetçi olacak? Hangi  pazarlarda şans bulacak ? Potansiyel alıcıları nasıl cezbedecek? Satış ve dağıtım kanalları nasıl olacak? İlgililerin yukarıda aktardığım bilgileri yaşanmış bir örnek olarak önemle değerlendirmelerini umarım.

Yeni yazılarımda buluşmak üzere esen kalın.